Saturday, December 16, 2006

Anlamsızlığın Anlamı

Sağnak yağmurun altında,hafifçe ağarmış saçları sırılsıklam olmuştu.Otuz beş yıldır ilk kez,yağmuru böylesine tenine yakın hissediyordu.Doğduğu günkü kadar arınmış ve tertemizdi,dünyanın bunca pisliğine rağmen.Bir anda aldığı bir kararla,şaşalı yalısından fırlamış,üstünde pijamaları olduğu halde kendini yağmurun altına,sokağa fırlatmıştı.Bir geceliğinede olsa,o lüksün,paranın maskesi altına saklanmış korkak ve beş para etmez sahte insanlardan sıyrılacak,kendini hiç bilmediği sokaklara,evsizlerin,berduşların arasına bırakacaktı.Bu gece sahte gülücükler,şakşakçılar ve balon dostlar yoktu.Yalnızca o,sokaklar ve özgürce salınan yağmur damlaları vardı.
Karanlık sokağın sonunda görünen, solgun sokak lambasına doğru amaçsızca ilerledi.Nereye gideceğini,ne yapacağını bilmiyordu.Tek bildiği buradan olabildiğince uzağa gitmek istediğiydi.
Hayatı çalışmakla geçmişti.Çalışmış,kazanmış kazandıkça çalışmak,çalıştıkça kazanmak istemişti.Anlamsız bir para hırsı tüm vücudunu bir veba gibi sararken,ne kendi yokoluşunu farkedebilmişti nede tüm değer verdiklerinin bir bir yanından yokoluşunu.Yapayalnızlığının farkına vardığındaysa,yalnızlığını anlayacak kimse yoktu artık.Şimdiyse elinde hiçbir işe yaramayan bankalar dolusu para ve o paranın hatırına,dostuymuş gibi görünen hiçbir işe yaramayan bir avuç insandan başka hiçbirşey yoktu.
İşte bu gece,yağmur onu tüm bu düşüncelerden arındıracaktı.Bunu hissediyordu.Beyin kıvrımlarına sinsice yerleşen bu vebayı,silip süpürecekti.Şimdi dünyayı çok daha net görüyordu sanki.Önünde siyah,zehirli bir yılan gibi uzayıp giden yolun sonunda,onu tamamen kurtaracak bir çözümün varlığını hissedebiliyor ve bu his tüm vücudunu yürüdükçe daha çok sarıyordu.Uzaktan bakan biri,onun yalpalayan,aksak yürüyüşüne bakıp sarhoş olduğunu düşünebilirdi.Oysa hiç olmadığı kadar zinde ve ayık ilerliyordu siyah asfaltın üstünde.Artık yolun sonundaki üst geçite yalnızca bir iki adım kalmıştı.Kafasını kaldırıp,artık iyice bulanık gören,mavi gözleriyle son kez yağmura baktı.Sol kolunda başlayan uyuşukluk artık tam kalbinin üzerindeydi.Kalbi yıllardır ilk kez bir şey hissediyordu.Sıcak,yoğun birşey.Onu kurtuluşuna götüren bu sıcaklığı doya doya hissederken,üst geçidin merdivenlerine yığıldı.Bu dünyadaki anlamsız varoluşu bir anlama varırken,yarın gazeteler son kez beni yazacak diye düşündü."35 yaşındaki genç iş adamı,köprü altında ölü bulundu" diyeceklerdi."Ölüm nedeni kalp krizi olarak kayıtlara geçti".Herkes 35 yaşında nasıl kalp krizi geçirdiğini konuşurken,ancak bir kaç kişi bunca servete rağmen,üzerinde pijamalarıyla,bir köprü altında hayatını kaybeden bu genç adamdan bir ders çıkarmayı başarabilecekti.




Yazar : Tuba Sapan

Tarih : 08.12.2006

1 comment:

Özgür Mavituna said...

Herkes yaşadığı hayatın anlamsızlığına anlam katmakla meşgulgen arada biri kaybolmuş kime ne ..

Ama insan istediği kadar mana yükleyebilir hayata, hayata ve yanındaki hayallerine ve yaşanmışlığa. Her şeyin bir şeyle ilişkili olup, hiçbir şeyle bağlantılı olduğunun sırrına erer insan ve yine de mana kaybolmaz derinlerde saklıdır tüm saflığa rağmen.